Kasıma veda
Korkunç yağmurlu günlerin ardından bugün İstanbulda gökyüzünün mavisine kavuştuğumuz bir gün. Oldukça soğuk fakat bir o kadar da huzurlu bir kış havası var. İşyerindeyse tam bir pazartesi kabusu hakim.Kalabalığın içinde kendi güvenli alanıma saklanmaya çalışıyorum.Ne kadar başarabildiğimse muamma.
Zaten bugünlerde hiçbir şeyi başaramıyorum.Ne kendimle barışmayı ne dünyayla anlaşmayı.Derin bir yalnızlık içindeyim.İlk defa bu kadar yalnız hissediyorum.Kalabalıklar içinde yalnızlık bu bahsettiğim.Ait olmadığı bir okyanusta yüzmeye çalışan bir tatlısu balığı gibi belki de..Nefes almaya çalıştıkça boğuluyorum,çığlık atmaya çalıştıkça daha çok sessizleşiyorum. Her şey yolunda gidiyor gibi görünse bile ruhumda derin bir boşluk var ve bunu hiçbir şeyle dolduramıyorum.Hayatımı çok boş geçiriyormuşum gibi geliyor. Bir şeyler yapmak için bir değişiklik yaratmak için çabalıyorum ama sonuçla asla tatmin olmuyorum.Çok çabalamıyorum da açıkçası..Hem tamamen yalnız olmak her şeyi boşverip dolu dolu yaşamak hem de kendimi yorganların altına atıp ölümü beklemek istiyorum.Şuan etrafımda olan gürültü nedeniyle odaklanıp doğru kelimeleri seçemesem de tek bildiğim boğuluyorum. Büyük umutlarla çıktığım İstanbul serüveni beni tam bir hayal kırıklığına uğrattı. Neredeyse tüm hayatımı değiştirdim,arkdaşlarımdan evimden,çalıştığım yerden ayrıldım,evlendim,bambaşka bir hayata bambaşka bir yuvaya adım attım.Şimdiyse görüyorum ki tam bir fiyaskoymuş.Ne tutsak ne de tam bağımsızım.Tek istediğim sevgi dolu,huzurlu ve özgür bir İstanbul macerasına başlayıp yepyeni,ayakları yere basan bir kadın olmak ve ufkumu okyanusların ötesine taşımaktı ancak şimdi görüyorum ki zihninin kırmızı tuğlalarla örülü dört duvarının arasına sıkışmış,o karanlık odadaki küçücük bir pencereden dünyayı izliyorum.Fanusumun dışındaki ışıklı dünyayı..Ve işte bu yüzden İstanbulun tüm ışıkları,tüm parıltıları tüm tutsaklıkları ve çoğunlukla virane olmuş hayatları hep ama hep canımı yakıyor artık.
Aslında beni kısıtlayan hiçbir şey yok,hala istediğim her şeyi yapmak için zamanım ve fırsatım var ama artık hayata bakış açım böyle işlemiyor,zihnimi “kısıtlanmış” düşünce yapısından arındıramıyorum ne yazık ki..Hiç istemediğim insanlarla zincirleme ilişkiler içinde kaldım ve bu ömür boyu sürecek bir alışma süreci;asla alışamayacağım..
Gitmek,kaçmak,bilinmeyene ve saflığa dönmek istiyorum! Hiç kimsenin olmadığı,hiç kimsenin beni bulamayacağı,hiç kimsenin canımı yakamayacağı ve hiç kimseden bir beklentimin olmadığı ıssız bir yere gitmek..Bir zeytin ağacının gölgesinde nefes almak dileğim..Bir tepeden denizi izlemek,tuzlu rüzgarın getirdiği sesi dinlemek,kendi içimdeki çığlıkları duymadan âna karışmak..
Heyhat! İşte yine burdayım tüm kaosun ortasında! Yine yek! yine gelmeyecek sarı kasımpatıları bekleyerek..
Ne güzel yazdın boşluk duygusunu...👏👏👏
YanıtlaSil